Money kelimesinin kökeni tanrıça Juno’dan gelir (hera’nın Latincesi). Moneta Juno’nun soyadıdır, ve para Roma’daki Capitoline tepesindeki tapınağında basılır. Bir süre sonra para sayılan tahıl yerini paraya, tapınaklar da modern çağın bankasına dönüşmüştür.
Tarihin ilk madeni parası bizim topraklarımızda Lidyalılar tarafından imal edildi. Altın ve gümüşün karışımından yapılan bu madeni paraların üstünde stilize edilmiş bir aslan figürü vardır. Herodot’a göre Lidyalılar üç kağıtçı anlamına gelen kapeloi yani esnaf bir toplumdu.
Lidyalıların para birikimini Persliler ele geçirirler, Büyük İskender onları alt edince bu sefer Lidyalıların birikimi yüzlerce at arabasına yüklenir ve İskender dünyanın en varlıklı insanı oluverir.15. Yüzyıl dünyası teoratik yani tanrının hükümetinin hüküm sürdüğü bir diktatörlüktü.
Derken gezgin ve tacir Venedikliler devreye girdi ve Kapitalizm gerçek anlamda doğmuş oldu. Kapita “kafa kelimesinden” gelir. (kaput da aynı kökenderdir). Batı’nın ilk kapitalistleri olan İtalyanlar, uzak doğu, Hindistan ve Orta doğudan pek çok ürünü neredeyse bedavaya satın alıyor, sonra bu ürünlerle Avrupa’da geziyor, takasla elde ettikleri ürünleri başka ürünlerle değiştiriyor böylece Venedik’e döndüklerinde her şeyi satıp inanılmaz para biriktiriyorlardı. Böylece sermaye sistemi doğmuş oldu. Bu şekilde anapara sürekli olarak büyürken ilk kapitalistler doğmuş oluyordu. Kapitalistler parayı araç olarak değil amaç olarak kullanan, parayı daha çok para kazanmak için kullanan ilk insanlardı.
Kapitalizm tarihinde bir süre sonra Amerika, İngiliz, Fransız, İspanyol ve Portekizlilerin oyun ve savaş alanına dönüşür. Toprak ve insan sömürüldükçe, imparatorluklar zenginleşir, aristokrasi 18 yy’a gelindiğinde tüm kıtalar arasındaki ticareti kontrol ediyordur. Klasik siyasi ekonomi kuramları da bu dönemde doğar. 18 yy sonlarında İngiltere’de Adam Smith, John Stuart Mill ve Davi Ricardo kapitalizmdeki üretim, dağılım ve malın el değiştirmesi konusunu analiz edip iktisat biliminin temel taşlarını döşerler. Karl Marx Das Kapital adlı çığır açıcı eserinde üretim ilişkilerinin tarihi üzerinden okumasını yapar ve sermayeyi elinde tutan burjuva sınıfını eleştirir.
Emperyalizm insanlığı silip geçmiş, vahşi kapitalizmin işlediği suçlar, küreselleşmenin doğal bir sonucu olan neo-liberalizmin frensiz bir şekilde sömürüsü, insanlık kavramını çiğnemiştir. Marx’ın dediği gibi açlıktan ölmek kurşunla ölmekten kötü hale gelmiştir.